Kayıtlar

Aralık, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan birini bir yerde tutmak zordur

Merhaba sevgili okurlarım, maalesef uyku düzenimi çok bozdum. Saat öğleden sonra bir ve hala evdeyim... en kısa zaman içinde erken yat erken kalk düzenime geri döneceğim. Size yazacağım konular son zamanlarda fazla birikti çünkü buraya çok giremedim. Aslında yazmaya yeltendiğim çok zaman oldu fakat bir türlü oturamadım. Cumartesi günü akşam tek başıma nuri bilgenin kış uykusunu izlemeye gittim. Filmi beğenmedim ama bu başka bir yazımın konusu olacak. Oradaki aydın karakteri de yazı yazıyor ve kız kardeşi Necla neden bu konuları seçiyorsun dediğinde bizim konuyu değil de konunun bizi seçtiğini söylüyor. Bunu size söylememin nedeni ise size neredeyse her yazımda söylediğim konuların spontane geliştiğiyle ilgili yaptığım o girizgahı birinin daha mantıklı kelimelere döktüğünü fark etmemdi. Neyse o zaman gelelim benim bu yazıyı yazmama neden olan kıvılcımın nasıl patladığı mevzusuna. Geçen gün bir podcast dinledim. Arzum Uzun diye biri sex and the city karakterlerini analiz ediyordu. Mr Big...

Ben bu kadarım.

Herkese evden merhaba. Hatırlıyorsanız, birkaç blog önce "Ben bu kadar mıyım?" başlıklı bir yazı yazmıştım. Eğer okuduysanız, orada kendimden yakındığımı, neden başaramadığımı, kendimin önündeki en büyük engelin kendim olduğunu ve bununla nasıl başa çıkacağımı bilmediğimi anlatmıştım. Dün gece, kendi kendime uzun uzun bunu konuştum. Peki bu konu nasıl açıldı derseniz, taa lise yıllarımdan beri takip ettiğim bir influencer ablamızın boşanma videosunu gördüm. Videoyu ilk gördüğümde biraz şaşırdım, ama açıkçası hiç garipsemedim; o videoyu çok olağan karşıladım. Çünkü, o kadını videolarından tanıdığım kadarıyla, zaten evlilik kumaşı yoktu. Bakın, bunu bir başkası için ne kadar rahat söylüyorum... "onda kumaşı yoktu zaten." Şimdi gidin ve benim yazdığım "Ben bu kadar mıyım?" yazımı tekrar okuyun. Aslında beni biraz olsun tanıyan biri bile, bazı şeylerin benim kumaşımda olmadığını anlayacaktır. Peki neden "ben bu kadarım" demek bu kadar zor? Bir başkas...