Bitişler ve başlangıçlar

Günaydın sevgili okurlarım. Bu sabah, blogumu açtığım ve yazmaya başladığım laptopuma veda ediyorum. Çünkü bugün işteki son günüm. Henüz okulumu bitirmediğim için İstanbul Hukuk’a, yani okulumun yoluna geri dönmem gerekiyor. Ciner Group’ta geçirdiğim iki ayın bugün sonu… Size demiştim, blogumu planlı bir şekilde yazmıyorum; tamamen o anki ruh halime ve duruma göre, spontane bir şekilde şekillendiriyorum yazılarımı.

Bu sabah işe gelirken telefonumu açtığımda, telefonum bana şunu söyledi: "Tam bir yıl önce şu an oturduğun eve taşınmışsın." Vay be, bir yıl... Bundan tam bir yıl önce yeni bir başlangıç yapmışım, bugün ise yeni bir bitiş yaşıyorum. "Bitiş" kelimesi kulağınıza tırmalayıcı gelmiş olabilir, değil mi? Sanki yanlışlıkla yazmışım gibi… Ama hayır, bilerek yazdım. Çünkü bitişler de başlangıçlar gibi birbirlerine bağlıdır, hatta bir nevi aynı şeyler diyebilir miyiz? Her bitiş, bir başlangıç değil midir? Yeni bir başlangıç yaparken hissettiğiniz o buruk, tuhaf hissi, veda ederken de yaşamıyor muyuz? Alışılmışı bırakmak ve yeni bir rutine başlamak... Vedalar her zaman zordur.

Ama veda etmek, veda edebilmek bizlere daha iyi gelir. "İyi hissettirir" demiyorum, ancak artık o şeyin bitmiş olması, gitmiş olması, bunu kesin olarak bilmek ve son bir "hoşça kal" diyebilmek çok kıymetlidir. Bunu diyemediğiniz zaman, ne demek istediğimi anlarsınız. Birinden, bir işten, bir şehirden, bir okuldan ayrılmak; yaşattığı hüzün tarif edilemez bir acı verse de yine de o acıyı yaşamak isteriz. Çünkü sizin için kıymetli olan şeylerin verdiği hüzün, sıradan mutluluklardan çok daha değerlidir.

Ve bugün, bir başka başlangıç yapmak için bir adım daha atıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Benim güzel hatalarım var

24

Sonuna kadar aşk ya...