Ben bu kadar mıyım?
Ben bu kadar mıyım?
Yapmak istediğim ama bir türlü yapamadığım şeylerin sorumluluğu altında ezilmek beni bitiriyor. Üstelik bunu o kadar sık yaşıyorum ki, artık bunu yaşamaktan yoruldum. Peki, neden değiştiremiyorum? Ben bu kadar mıyım? Diğer insanlar belli bir düzeni yakalamışken, ben neden bir türlü o düzeni oluşturamıyorum? Karakterim mi böyle? Göz rengim, boyum, tipim gibi, doğduğumda sahip olduğum bir şey mi bu? Yani buna mahkum muyum? Şu an yaşadığım mesele diğerlerinden çok farklı... Şu an saat 02:10 ve yapmam gereken bir sürü şey var. Hiçbirini yapmadım. Nedenini anlamıyorum ama bir türlü düzenli olamıyorum.
Eski bir defterim var, blogger’a yazmadan önce oraya yazardım. Çok sık değil ama zaten buraya da çok sık yazamıyorum. Mesela bu bile bir mesele. Tamam, ben her gün yazmam, ne de olsa her zaman yazacak şeyim yok ve her zaman vakit de yaratamıyorum. Ama bazen vaktimi gerçekten çöp gibi değerlendiriyorum. Bazen mi? Ahahah, arkadaşlar, ben vaktimi her zaman çöp gibi değerlendiriyorum. Bazı günler kendime acıyorum ve diyorum ki, tamam sakin ol, sonuçta sen de bir robot değilsin, yani yüzde yüz verimle çalışamazsın. Ama o kadar fazla yapılacak şey, o kadar fazla yapmak istediğim şey var ki... Neden sadece tüm bunları bir düzene oturtamıyorum? Plan yapmayı sevmiyorum. Sadece hafta sonlarımı planlamak zorundaymışım gibi bir his var içimde; o kadar içimi yitip bitiren bir duygu ki. Evde tek kalma ihtimalim beni o kadar geriyor ki... Neden? Yani, aslında boş kaldığım her anı insanlarla ve aktivitelerle doldurmaya, bazen o kadar fazla kendimi fokusluyorum ki, bir bakmışım hiç "kendi" geçirdiğim zamanım kalmamış.
Neyse, yalnızlık korkumu başka bir yazıma saklıyorum. Yalnızlık korkum, ölüm korkumdan da eski bir dost. Yıllardır bende ve onun sayesinde birçok yer gördüm, gezdim ve bayağı arkadaş edindim. :) Ahahah... Her neyse, şimdi size elveda diyip, vicdanımı rahatlatmak için 10-15 dakikalık bir okumamı yapacağım.
En büyük başarı kriteriniz kafanızın içidir. Kendi kriterlerinize uymadığınızda kafayı yiyip krize girersiniz ve genelde (bence makul değilseniz) kendi kriterleriniz her zaman kendinizden yüksek olduğu için, kendinizi yetersiz hissedersiniz. Ama her zaman içinizde bunu başaracağınıza dair bir inanç olur. Fakat planlama, programlama ve zaman yönetimi o kadar kötüdür ki, başarılı olsanız da bu sizin burnunuzdan gelir ve hayat size "leş" gibi gelir. Ben işte, o günlüğümde sayfalarca bunu yazmışım.
Bakın, ben şu anda 23 yaşındayım. Bu yaşadığım süre içinde, en büyük sorumluluğum ders çalışmak oldu; okul dersleri, üniversite, lise sınavları... Gerçekten geriye dönüp bakıyorum ve 23 yılda bir dirhem bile ilerleme kaydedemediğimi hissediyorum. 23 yıldır bir yere, neden böyleyim? Neden masanın başına oturup çalışmak yerine etrafa bakıp duruyorum? Neden doğru düzgün bir rutinim yok, daima uykusuz geceler geçiriyorum? Neden zamanımı yönetemiyorum? Artık yeter.
Yorumlar
Yorum Gönder